24 Haziran 2018 Seçim Yazısı: "Adam kazandı!"


Uzun zaman sonra bu blog'da bir yazı paylaşıyorum. Daha önce bir seçim yazısı paylaşmadım. Hem tarihe kişisel not olarak hem de ileride açıp baktığım zaman düşüncelerimin ne kadar doğru olup olmadığını görmek adına buraya bırakıyorum.




“Adam Kazandı!”

24 Haziran 2018, Türkiye açısından olumlu ya da olumsuz sonuçlarını yıllar sona göreceğimiz bambaşka bir dönemin başlangıcı olacak.
2019 Kasım’ında yapılması gereken seçim 16 ay öncesine alındı ve muhalefet hazırlıksız yakalanarak AKP+MHP işbirliğiyle RTE yeni sistemin ilk Cumhurbaşkanı oldu.
Seçim gününe kadar yapılan anketlerin büyük bir çoğunluğu Cumhur İttifakı’nın 300’ün altında kalacağını, Cumhurbaşkanlığı seçiminin de 2. Tura kalacağını söylüyordu. Fakat böyle olmadı!
Şimdi kesin olmayan fakat büyük oranda belli olan sonuçlara bakalım. Bu arada İnce’nin de kaybettiğini kabul ettiğini belirtelim bunu yazdığım sırada.

AKP: 42,54
MHP: 11,11
Cumhur Toplamı: 53,65
CHP: 22,64
İP: 9,97
SP: 1.35
Millet İttifakı: 33,96
HDP: 11.69
Bu sonuçlara baktığımız zaman seçimin gizli kazananının MHP olduğunu görüyoruz. Çünkü bırakın %10’u, %7’yi geçmesi zor görünüyordu. CB sonuçlarıyla da kıyaslarsak aşağı yukarı şu çıkarımları yapabiliriz.
MHP, 7 Haziran 2015’te 16,29 oy oranına sahipti. Şu an İP ve MHP toplamı %21’i geçiyor. Yani yaklaşık %5 artış var bu iki partide. Peki ne olmuş olabilir?
İP, kesinlikle CHP’den oy almış. MHP 1 Kasım 2015 sonuçlarını korumuş fakat asıl olay, 7 Haziran’dan sonra kaybettiği yaklaşık %5’i geri almış. Bunun da AKP’den geldiği apaçık. Yani İP yaklaşık %7 civarında bir oyu MHP tabanından alırken %3’ü CHP’den almış görünüyor.
Bunun yanı sıra HDP %3-4 civarında CHP’den oy koparmış. Bunu da Selahattin Demirtaş’ın %8.3’lük oranından anlıyoruz.
Ayrıca CHP, oy oranındaki kayba rağmen milletvekili sayısını arttırmış. Aynı şekilde AKP 300’ün altında kalarak hem milletvekili kaybetti hem de MHP ile işbirliği yapmaya mecbur kaldı. RTE, ittifakın toplam oyundan %1 kadar az almış. Bu da MHP seçmenini yanına çektiğini gösteriyor.

İP’in oranı bize neyi gösteriyor? 

Şu an genel başkanının mecliste olmaması içeride gerilime ve yönetim zafiyetine neden olabilir. Bir yılı doldurmamış bir partinin barajı geçecek oy potansiyeline ulaşması önemlidir fakat var olan durum ister istemez sorun yaratabilir.
Haliyle mecliste genel başkanı olamayan ve grup kurabilecek tek parti an itibariyle İP. Bu MHP’ye geri dönüşleri beraberinde getirebilir mi?
HDP ve Demirtaş arasındaki oy farkı da CHP seçmeninin inisiyatif almasının sonucu olarak yorumlanabilir. Öte yandan CHP’nin hem İP’e oy kaybetmesi, hem de HDP’ye barajı geçirme çabası gelecek seçimlerde bu şekilde bir tavırdan çok, kendi bildiği yolda ilerlemesi seçeneğini ortaya çıkarabilir ve ister istemez HDP’yi baraj altına sürükleyebilir. Gözden kaçmaması gereken bir noktadır bu!

Peki MHP’nin bu beklenmedik başarısı? Bölünmesine rağmen oylarını koruması ve hatta mv. sayısını arttırması?

Bu seçimin kritik noktası budur. Af talebi, Suriye’deki operasyonlar ve muhalif olsa da sandığa gittiği zaman partisinden vazgeçemeyen seçmenin etkisi olduğunu düşünüyorum. İP’in baştaki rüzgârını da kaybetmesi başka bir etken elbette. Bunda da İnce’nin muazzam performansı ve aldığı oy oranı sonuçların bu şekilde evirilmesine neden olmuş gibi.
%16-17’ler konuşulan İP’in MHP’den beklenenden az oy alması bu sonuçta etkilidir. Bunun yanı sıra CHP’den de daha önce de söylediğim gibi %3 civarı oy almışlar.

HDP, 1 Kasım sonuçlarını arttırmış görünse de görünmeyen CHP oyları olduğu açıktır. İlk turda HDP seçmeninin İnce’ye oy atmasının pek de mantıklı bir açıklaması yoktur! Çünkü HDP’den oy kaymalarının daha çok AKP’ye doğru olduğu açıktır. Yani kemik HDP seçmeninden bahsediyorum. Örneğin Diyarbakır’da 1 Kasım’da %72 oy oranına ulaşan HDP bu seçimde %67’ye düşmüş durumda. Bu da AKP’nin fazladan bir Mv. kazanmasını sağlamış. Aynı şekilde 7 Haziran’da da %79 HDP oyu olduğunu belirtmek gerek. Elbette, yöneticileri hapishanede olan, OHAL koşullarının en sıkı şekilde uygulandığı bu bölgede HDP yine de kazanandır. Ancak biraz önce de söylediğim gibi gelecek seçimde bu durum farklı bir duruma evirilebilir. Yani doğuda oy kaybetmeye devam ederse, seçmenini ikna edemezse baraj altında kalabilir. Önümüzdeki beş yılda bu konuda nasıl gelişmeler olacağını göreceğiz. Aynı şekilde İzmir’de 1 Kasım’da %46,76 alan CHP 24 Haziran’da %41,74’e düşmüş. HDP’nin de %8.64’ten %11.31’e yükseldiğini görüyoruz. Bu da bir başka örnek olarak burada dursun.

Seçim sonuçları 5 partili bir meclisi ortaya çıkardı. Daha renkli bir meclis görecek olsak da etkisi neredeyse olmayacağını da biliyoruz. Artık RTE’nin oluşturacağı ekip, meclis çoğunluğunu kaybetmiş AKP’den daha etkili olacaktır. Her ne kadar MHP veya diğer bir partinin desteğine ihtiyaçları olacak gibi görünse de bunun etkisi çok az olacaktır. 

Artık Meclis’te doğrudan muhalefet yapmanın anlamı kalmamıştır. Muhalefetin özellikle belediyeleriyle ve STK’larla işbirliği içerisinde olarak halka ulaşması gerekmektedir. Moral bozmadan yerel seçimlere hazırlıklarına başlamalı, adaylarını çok önceden belirlemelidir.

Tek tek partilerin oylarından kısaca şu çıkarımları yapalım;

AKP: RTE, “mesajı aldık” dedi. Meclis çoğunluğunu ikinci kez kaybediyorlar. Eski sistemde olsa hükümet kuramayacaklardı. Bui aslında 7 Haziran’a dönüştür fakat sistem için meclisin önemsiz olduğu bu ortamda çok da değeri yoktur. 15 Temmuz’dan sonraki sürecin AKP’ye oy kaybettirdiği açık. Bunun da iyi yönetilememeyle ilgili olduğunu söyleyebilirim.

CHP: Parti oy oranını düşürmüş olsa da milletvekili sayısını arttırdı. İnce’nin partisinin üzerinde bir performans göstermesi de ayrıca önemlidir. Yani CHP böylece gerçek potansiyelini görme fırsatı buldu. Gül, Şener v.b CHP dışında adaylarla seçime girseydi bu kadar belirgin olmayabilirdi durum. Buradan çıkarılacak sonuç artık kendisine odaklanması gerektiğidir CHP’nin. Kendi projelerini yaratmalı ve bunları halka ulaşacak şekilde sunmalıdır. CHP bu saatten sonra meclisin dışında da etkili olmak zorundadır.

MHP: Seçimin kilit partisi oldular. Bunda sandıkta mührü basarken partisine bağlı seçmenin etkili olduğunu düşünüyorum. Yani İP’e oy verecek bir kısım seçmen MHP’ye geri döndü. Elbette İP’e büyük bir oy kaybettiler fakat AKP’li mutsuz seçmen ve 1 Kasım’da yine AKP’ye giden oylar MHP’ye gelmiş görünüyor. İnsanlar Cumhur İttifakı’na oy vermeyi diğer partilere vermekten öncelik görmüş. Bahçeli’nin af çıkışının etkisi olduğunu düşünüyorum ayrıca. Elbette HDP/PKK arasındaki sert söylemin de insanların İP’ten uzaklaşmasına neden olduğunu varsayabiliriz. Belki çok az da olsa BBP etkisi olabilir.

İP: Akşener %10’un altında kalarak partisinden etkisiz bir performans ortaya koydu. Devlet yardımı olmadan, imece usulü seçime hazırlandılar. Daha kuruluşunun birinci yılını bile doldurmamışken %10’un üzerine çıkmaları başarıdır. 45 civarı Mv. Sayısına ulaştılar. İP bundan sonraki süreçte ortaya koyacağı söylemlerle daha etkili olabilir. Ancak genel başkanlarının mecliste olmaması bu etkiyi kaybetmelerine de neden olabilir. İP açık bir şekilde büyük oranda MHP’den oy almış, AKP ve CHP’den de oy devşirmiştir. Özellikle AKP ve CHP oylarını koruyup koruyamayacağı geleceklerini belirleyecektir.

HDP: Doğu’da kaybettiklerini Batı’da kazanmışlar. %11.5’un üzerinde oy almaları, Mv. sayılarını arttırmaları onlar için önemli. CHP ve HDP arasında oy geçişleri olduğu açık. Bunu göz ardı etmemek gerekiyor. HDP söylem ve icraat noktasında artık daha farklı bir yol izlemek zorunda kalacak. Önemli olan bir diğer şey de Demirtaş’ın ve diğer seçilmişlerin hapishanede olmasıdır. Onları unutmadan siyaset yapmaları gerekmektedir ve Batı’dan aldığı oyları buraya yönelik siyaset üreterek korumaya çalışmalıdır. Yani HDP barajı geçmiş olmayı “yeterli” bir başarı olarak görmemelidir. Demirtaş’ı neden %10’un üzerine taşıyamadık diye de sorgulamalıdır.



Yazı 25 Haziran 2018'de yayınlanmıştır.

Yorumlar