Doruk'tan Bir Hikaye: "OĞLUM"




"Neden buradasın?" diye sordu genç adam. ""oğlumu bekliyorum" dedim. Gelecek biliyorum. Beni alacak. "baba ben geldi" diyecek bana ve koluna gireceğim. Beraber eve gideceğiz. Ama şimdi burada oturmalıyım. Onun gelişini beklemeliyim bu bankta oturarak. Yıllar önce kaybettim karımı. Ya da öyle bir şey. Ama ben burada oğlumu beklemeye devam edeceğim. Hem ne çıkar beklemekten. Nasılsa biliyorum gelecek. Özledim hem onu. Mavi gözlerini. Bana seslenişini. "ne zamandan beri bekliyorsun?" diye sordu bu sefer genç adam bana. "bilmiyorum" dedim. "bekliyorum" ama daha yeni geldim ki buraya, nasılsa gelecek. Beklemekten ne çıkar ki.

***

Dalların yeni yeşermeye başladığı bir gündü. Bir pazar günü. O günü çok iyi hatırlıyorum, hem nasıl unutabilirim ki. Oğlumu alıp beraber parka gitmiştik. Çok severdi o parkı. Daha 5 yaşındaydı oğlum. Seneye okula başlayacaktı. Onunla ilgilenmeyi seviyordum. Sarı ayakkabılarını giymişti yine. Çok severdi onları. Parkın içinde her yana koştururdu diğer çocuklarla beraber. Ben de pazar gazetemi elime alır parktaki bankta oturup okurdum, bir yandan da onu izlerdim. Karım biz eve gidene kadar bir sürü şey hazırlardı. Oğlum hiç yorulmazdı ama parkta. Eve geldiğimizde annesinin hazırladıklarını afiyetle yerdi. Bu bizim geleneğimiz olmuştu. Her pazar "baba, beni parka götür" diye yapışırdı yakama. O gün de öyle olmuştu. Ve beraber gittik parka. Ben yine her zaman ki bankıma oturdum, gazetemi açtım. Oğlum her köşesinde koşturup duruyordu parkın. Ama o gün her zaman ki gibi bir pazar değildi. Öyle bahar aylarının mutluluk getirmediği günlerdendi. Bir an gazetemi okumaya ara verdiğim de oğlumu göremedim. Etrafa baktım. Göremedim. Sarı ayakkabılar aradım etrafta. Bulamadım. Göremedim. Bulamadım. Yoktu. Gitmişti. Her köşeye baktım ama. Eve koştum hemen. Evde yoktu. Karımla polise gittik. Bulamadılar. Bulamadık. Yoktu. Gitmişti oğlum. Sonra karımda gitti. Yapamadık.Yalnız kaldım. Yapayalnız. Ama biliyorum gelecek oğlum. Gelecek ve beni alacak. Eve gideceğiz.

***

"haydi gidelim Salim bey" dedi beyaz gömlekli genç. Benimle konuşmayı severdi bu beyaz gömlekli genç. Bundan 35 sene önce oğlumu kaybettiğim bankta oturuyorum hala. Bugün burada bir park yok. Burada artık çocuklar koşturmuyor. Her tarafta beyaz gömlekli erkekler ve kadınlar var. Hepsi bana çok iyi davranıyorlar. Ben de her gün burada, oğlumu kaybettiğim bankta oğlumu bekliyorum. Gelecek biliyorum. Hem ne çıkar ki beklemekten..

Yorumlar