Doğum günü pastası, Mumlar ve Yeni yıl




Sanırım en son lise sonda olsa gerek, bir doğum günü pastasının üzerinde ki mumları üflemişimdir. Tabii bu durum daha da gerilere gidebilir. O üflediğim doğum günü pastaları hep anne,baba,kardeş ana üçgenini oluşturmuştur hayatımda. Hep şöyle derdim; "neden büyükler pasta kesmezler, mum üflemezler." Sanki büyümenin yerine getirilmesi gereken bir ritüeli gibi pastadan ve üzerinde ki mumlardan mahrum kalmak zorundaymışız gibi. Zorundaymışız. Biz yaşını almış insan evlatları için bir zorunluluk mudur? Yoksa bize pasta alacak, üzerine mum koyup üflememizi bekleyecek birilerinin olmamasıdır bunun nedeni. Şimdi böyle düşünmek kolaya kaçmak gibi olacak doğrusu. Düşüncelerim beni aslında şuna götürüyor, sanırım insanlardan beklentilerimiz azalıyor. Aslında kim istemez ki, birileri onun için pasta alsın ve iyi ki doğdun desin. Üniversite hayatımda hiç doğum günü kutlaması olmadı adıma. Aslında bir tane oldu denebilir. Doğum günümden iki gün sonra arkadaşlarla Heybeliada'ya gittiğimiz de bana "peki" markalı keklerin üzerine diktikleri mumları üfletmişlerdi arkadaşlar. O gün benim için keyifsizdi ama arkadaşlarım hayatımda ilk defa böyle bir şey yapmışlardı benim için. İki gün geç de ve haberim olarak da olsa. İyiydi ama ben bunu, o bildiğimiz doğum günü pastasının üzerinde ki üflenen mumlardan hiç saymadım. Sanırım arkadaşlarım tarafından bana topluca en son kıyak budur. İnsanın çok arkadaşı olması da iş değil ya. Doğru dürüst arkadaşları olsun yeter. 2009 yılında da böyle oldu. Doğum günümü bile kutlamadı çoğu arkadaş, sorarsanız bunları gerçekten önemsemiyorum. Tek dert ettiğim onların bunu önemsermiş gibi rol yapmalarıdır. Ben gerçekten önemserken onlar gerçekten önemsemiyorlar. Çok geç saatlerde birinden duyup da kutlayanlarda önemsemiyorlar sadece bunun oyununu oynuyorlar. Neyse aslında bu söylediklerimi bir yere bağlama amacım var. Bakmayın siz bana. Böyle konuşup konuşup, çocukluk sıkıntılarıma götürmeyeceğim sizi. Umuyorum öyle olmaz. İşte uzun zamandır o doğum günü pastalarını ve üzerine konan mumları özlediğimi söyleyebilirim fakat bunu yapabilecek kimse yok etrafımda. Ben de yapmıyorum elbette. İçimden gelmiyor artık, biraz karşılık bekliyorum bu konuda. Hep içimde dert oldu. Özer'in doğum gününü üzerine delik açıp mum diktiğimiz bir karpuzla kutlamıştık. Barış'a gofretin üzerine diktiğimiz bir mumla yapmıştık bunu. Mustafa'ya evde ki tek tatlı şey olan bir tanecik kremalı bisküvinin üzerine koyduğumuz mumla yapmıştık. İşte samimiyet budur arkadaşım. O kadar laf ettim değil mi? Pasta pasta diye. İşte bu sene Özer, Mustafa, Sezgin ve Barış benim tarafımdan doğum günlerinde pastaya maruz kalacaklardır. Onların şimdilik bundan haberleri yok. Umarım ben de bu dediklerimi yerine getirebilirim.

Ve 2009 yılının sonuna gelirken büyük bir ihtimalle bu yılın son yazısı bu olacak. bu amaçla bu bahsettiklerimi bir şeylere bağlayarak bitiriyorum. 2009 yılı benim için ortalama bir yıl oldu, son dakika da yaşadığım keyifli zamanlar dışında. Bandista gibi bir grupla tanıştım. Bir sevgilim oldu, ondan ayrılmak zorunda kaldım. Özer'in doğum gününde Bandista'yı dinlemeye gittik. Gültepe'de ki evimizden ayrıldık. Fotoğraf makinamı çaldırdım. Yeni insanlar tanıdım. Altı yıldır görmediğim bir arkdaşımla görüştüm. Türkiye'nin doğusuna gittim. Gezdim son demlerinde bu yılın. Dördüncü sınıfa geçtim ve bitirmek üzereyim okulumu. İşte kısaca böyle. Belki çok kısa oldu. Bir şeyler daha katabilirim. Şimdi 2010 yılı için diyeceklerim için son paragrafa geçiyorum.

2010 yılında tüm dostlarımla beraber olabilmeyi. Düzenli bir hayata geçip artık bir şeyleri kovalıyor, aklımdakileri yapabilmeyi, son olarak da dedim ya pastayı ve üzerine mum dikecek arkadaşlarımla sonuna kadar beraber bir hayat geçirmek istiyorum. Kendim için bir şey dilemiyorum doğrusu. Sadece istiyorum. İstemek, dilemek midir bilemem. İşte böyle. Yarın gece doğum günü pastasına, üzerinde ki mumlara ve yeni yıla içeceğim. Dolayısıyla hayatıma değip geçen tüm dostlara ve arkadaşlara. Size mutlu yıllar.

Hoşça kalın.

Yorumlar