Köşeyi Dönmek






Köşeyi dönmek akla pek fazla şeyi getirebilir. Misal köşeyi döneyim krallar gibi yaşayacağım, dediğiniz de zengin olmaya, rahat yaşama vurgu yaparsınız! Gerçek anlamıyla da köşeyi dönmek akla klişe bir şekilde “aşk” ı anımsatır. Köşeyi döndüğünüzde eli kitaplarla dolu kadın/erkek her kimse ona çarpmaktır, köşeyi dönmek. Ben burada bundan bahsedeceğim. Hiç köşeyi dönemedim. Ya da daha açık söylemek gerekirse yürürken hep dikkatli oldum! Köşeyi döndüğümde birine çarpmadım. Çarpamadım belki de. Belki de böyle şeyler anca filmlerde oluyordur. Köşeyi dönüyor ve hayatınızın aşkı ile çarpışıyorsunuzdur. Zaten çarpışmak, ironik bir şekilde, çarpılmak da demek oluyor burada. Yani vermesi gereken duygu bu olmalı en azından. Çarpmak ve çarpılmak.
Böyle anlar mutlaka olmuştur sizin için. Öyle, sadece filmlerde olur cinsinden düşüncelerin adamı değilim. Burada yine gerçek anlamıyla köşeyi dönerken birine çarpmak kast edilmiyor tabi. Semtinizde dolaşırken, bir yere otururken aynı kişiyi defalarca görüp, hoşunuza gittiği olmadı mı? Olmuştur mutlaka. En azından bu duyguya yaklaşmışsınızdır. Arkadaşlarınızın fotoğraflarına bakarken birisi sıkça ilginizi çekmemiş midir? Otobüste karşınıza oturan kişi ile göz göze gelmediniz mi hiç? Bunlar ya da benzerleri mutlaka hayatınızda var olmuştur. İşte önemli olan bu anların o köşeyi dönüp de eli kitap dolu kişiye çarpmak olduğunun farkına varmak ve bir şekilde harekete geçmek olduğunun bilincine varmaktır. Defalarca fotoğraflarını gördüğünüz ama adını dahi bilmediğiniz birini, o kalabalık arkadaş ortamlarından birinde gördüğünüzü hayal edin. İkinizde masanın ayrı uçlarındasınız. Aklınızdan şu geçmez mi? Acaba beni fark etti mi? Acaba o da benim fotoğraflarımı görmüş müdür daha önce? Geçer, geçer. Kimi kandırıyorsunuz siz. Öyle bir çekim olmalı ki, evren sizi buluşturmalı diye düşünürsünüz. Aynı an da tuvalete gitmek, dans ederken yakınlaşmak, belki çok fazla içerek cesaret toplamak, yanınızda ki arkadaşınızdan yardım istemek v.s. hep bunlardandır. Böyle anlarda ipleri elinize almanız gerekiyor. Evren zaten size bir şans vermiş ve çarpışmanızı yani köşeyi dönmenizi sağlamıştır. Çok şanslıysanız ikinci bir şansı bulabilirsiniz ama daha fazlasını istemeyin. Çünkü bu kaybetme sebebidir. Uzaklaşırsınız. Yapamayacağınızı düşünmeye başlarsınız. Köşeyi dönmüş ve gitmiş olabilirsiniz. En fazla köşeyi dönüp çarpmış ve onun elindeki kitapları düşürememişsinizdir. Çevrenizde ne olup, bittiğine bakmak hayatınızda farkındalık yaratacaktır.
Sizden böyle anlarda farklı olmanızı bekleyemem. Zaten bunu yazarken kendime atfen yazıyorum, siz de nasiplenin. Zaten farklıda olmamalıyız! Kendimiz olmalıyız ama korkusuz olmalıyız. Kazanmadan kaybedemeyiz çünkü. Ama şunu diyorum bir fırsat yakalamışızdır ve aslında bir şeyi kazanma fırsatı yakalamışızdır bunu kaçırmamamız gerektiğini söylüyorum sadece. Ele geçen anları ertelemek çok da önümüzü açmıyor. Çok umursamaz bir insansanız yolunuza devam eder gidersiniz, unutmak sizin için kolay olabilir! Ama unutamıyorsanız? İşte dediğim gibi köşeyi dönmek ve çarpmak evrenin size bir kıyağı, siz bu durumu kontrolünüz altına alabilir en azından almaya çalışabilirsiniz. Denemek, yaşamaktır. Hep bir şeyler yapmak isteriz ve bu yolda bir şeyler deneriz değil mi? Aşk da böyle bir şey. Elde etmeye çalıştığımız, sahiplendiğimiz, ilgi istediğimiz, zaman geçirmek istediğimiz, paylaşmak istediğimiz bir şeydir. Tek taraflı yürümeyen, belki bu yüzden de berbat bir hale dönüşen bir şeydir. O yüzden köşeyi dönmek daha başlangıç. Herkese iyi çarpışmalar dilerim!

Yorumlar