Olmayınca Olmuyor İşte!



"Bir insan bir şeyi ne kadar çok isterse olurmuş."

Evet bu tarz, buna benzer sözler çok duydum, okudum bla bla bla... Yok arkadaş olmuyor. Bir de çok istedikçe, o istek gel zaman git zaman ortadan kayboluyor. Elbette birilerine suç atacak değilim isteklerimin olmaması yüzünden. Zira olmayan tek bir şey var ve artık öyle ki kafama takmıyor haline geçmiş bulunmaktayım.

Ne mi?

5. kez yüksek lisans denememden de elim boş döndüm. Aslına bakarsanız hala şansım var. 7. yedek olarak imkansızı mı başarayım arkadaş!

Zor gibi.

İlk mezun olduğum sene kendime 5 yıllık bir süre koymuştum. Evet, 4 yılımızı da boş geçmedik ve son senemize büyük bir hızla giriyoruz.

İlk sene Şehir Üni. ve GSÜ denemelerimden elim boş dönmüştüm. İkisinin de hazırlığına başvurmamdan ötürü pek şansım yok gibiydi. Şehir, 2 kişi alıyordu olmadı. GSÜ ise bir kişi alacağım demesine rağmen 4-5 kişi aldı o sene. 1.5 puan civarında bir şeyle kaçırdık. Olmadı.

Elbette pes edecek değildim. Ertesi sene sadece Mimar Sinan'a yani güzide okuluma başvurdum. Başvurmaz olaydım. Açık ve net, mülakata bile kalamadım. yok abisi bizde kafa yok. Akademi neymiş yahu?

Akademi, eş, dost, akraba, tanıdık ve bilimum saçma subuk ilişkilerle dönen bir yermiş. Öyle. Çünkü sırf tanıdık diye, aynı masada yedik içtik diye, oynaştık diye, öyle diye, böyle diye girenler var. Sonra da ver elini arabistan çölleri 10 sene de belki biter o yüksek lisans.

Bu arada kimseye bok atma derdinde değilim. Yani atılacaksa bu ikili ilişkilere atabilirim. Yapacak bir şey yok. İçine ettiğimin mülakatlarında heyecanlanıyorum işte arkadaş. Cool bi havamda yok. Sonra vakti zamanında hocası hakkında dilekçe vermiş adamız.Neyse. Sevilmemek olur, işin fıtratında var. Ama sevilmiyoruz diye mi alınmıyoruz acaba? Bu soru sonsuza kadar aklımda olacak.

3. senemde tekrar Mimar Sinan'a başvurdum. O sıralarda askerdeydim. Bir tez önerisi yazmak, okumak zor olmadı değil. Ama bir şekilde yaptım. Nihayet mülakata kalmayı başardım. Ama herkese bedavadan not veren, ödevsiz, ders anlatmadan insanları en yüksek notlarla geçiren Ali Akay'ın abbuk subbuk sorularına maruz kaldım. Tamam alınmayabilirim. İyi değilimdir. Kabul ama şu bir gerçek.... (söylemeyeceğim çatlayın amk)

4. Sene ve beşinci başvuru ile GSÜ'nün kapısını bir kez daha tıklattım. Bir sene önce hazırlık sınıfı kaldırılınca bize yine gaybana gecelerdi. 2014 yılında tekrar açılınca başvurduk evelallah. Vallahi yanlış anlaşılma olmasın ama GSÜ'nün standartları Mimar Sinan'dan daha adil. Zira şunu hissediyorum. Eş, dost, hısım, akraba gibi durumlarla karşılaşmıyorsun. Bürokrasi bazen çözüm işte.

Elbette Mimar Sinan'a 150 kişi GSÜ'ye 20 kişi başvuruyor ve zorlu bir süreç olduğunu kabul ediyorum ama ulan hep bize mi lo lo?

Hep bize lo lo aynen. Çok isteyen değil çok sevişen kazanır. Bunu unutmayın.

Neyse 5. denememiz olan GSÜ'de şu an yedeklik aşamasındayım. İlk defa üzülmedim. Olacağı yok zira bu sefer sözlerinde durup hazırlığa bir kişi almışlar. Yani üzerimdeki 6 kişi egale etmem zor. Napsam kessem mi adamları?

Ha bir de Mimar Sinan'a başvurdum son dakika da. Ama gitmedim sınavına. Çünkü birilerinin yüzünü görünce artık midem bulanıyor. Camı çerçeveyi indiresim geliyor. Ulan insafsızlar, insan bir tebessüm eder be!

Yorumlar